Pazartesi, Nisan 16, 2012

Bosna Hersek ve Boşnak Böreği

Bir Bosna gezisinden dönmüşşünüz, ,Boşnak Böreği’ tarifi vereceksiniz. Emin olun etliye sütlüye dokunmadan yani Bosna gerçeğine dokunmadan boşnak tarifi yazmak mümkün değil. Hele ki daha dün bu geziden dönmüşseniz. Derin ve özel izler bırakır Bosna misafirinde. Orada yaşayanların ve yaşadıklarının izlerini. Etkilenirsiniz. İçsel gelgitlerinizle uğraşırsınız.
Acının ve kurbanlığın bugün bir turizm sebebi olması insana her ne kadar itici gelse de şehrin ve kalplerin sükût olmuş sessiz çığlıklarını heran duyup bu ikilemden çabucak çıkıp taraf oluyor insan. Barışın barış olmadığı ruhda hüzün bırakan Bosna Hersek asla kasvetli ve ezik değil. Yüreğindeki yaralar dahi sıcaklık olmuş kuşatıyor kendinden olanları. Bosnalı bir gazetecinin geçen hafta savaşın başlamasının 20. yılında yazdığı bir makalede yollardaki kan izlerine ‚Saray Bosna’nın gülleri’ tanımlamasını kullanması gönüllerinin hayata karşı ne kadar kalender olduğunun güzel bir örneği. Tesadüfen namazda karşılaştığınız nur yüzlü bir ninenin tüm yaşanmış acılara rağmen nefretsizce anlattıkları bu ülkede ne kadar çok münevver insan var dedirtiyor. Oysa namazdan sonra çıktığında ilk gördüğü kurşunla delik deşik edilmiş, bizim gülümsemizi donuklaştıran bir bina. Bu olgunluğa şaşkınlık hissetmemek mümkün değil.
Türkçe bir gezi rehberi „Hüzün ve Umudun Ülkesi: Bosna“ başlığını taşıyor. Malesef ben o topraklar için umudu hissedemedim. Hüzün ve sessizlikti hissettiğim. Bu tarifsiz hüzünden olsa gerek Saraybosna'da ezanlar bile kuvvetli yankılanmıyor. Müezzinler sanki ezanları okurlarken bu sükutu bozup susturalamaz bir çığlığın başlamasından, dondurulmuş bir savaşı tekrar alevlendirmekten korkuyor.
Zaman bütün yaraları sarar diye bir söz vardır. Ziyaretimizden sonra bu sözü yine reddedeceğim. Hayır zaman yaraları sarmıyor, iyileştirmiyor, unutturmuyor, sadece insanın acısına katlanmayı öğretiyor. Heryerde duvardaki kurşun izleri aslında kalplerdeki yaraların aynası.
Gönüllerimize derin izler bırakan bu topraklar lezzetleri ile de damaklarımızda hoş izler bıraktı: Kahvesi, köftesi, baklavası ve böreği ile hem çok tanıdık hem yeniydi. Boşnak kahvesi ülkenin milli içeceği. Mutlaka lokumla birlikte bakır tepsi üzerinde, bakır tek kişilik cezve ve sapsız fincanla servis ediliyor. Sanki birbirinden ayrılmaz acısıyla tatlısıyla toprağındaki eşşizligini simgeliyor. Cevapcici ekmek arası kaymakla servis edilen bir çeşit ızgara köfte. Bunun ise nerdeyse her yerde kokusunu duyuyorsunuz. Bosna'ya gelen hiç bir turist bu yemeğin tadına bakmadan ülkesine dönmüyordur emin olun. Boşnak baklavası ise -eğer güzel yapılmışı ile karşılaşırsanız- eşsiz lezzetli bir baklava çeşidi. Her katı bol kavrulmuş cevizle çıtır çıtır pişirilmiş bir tatlı. Gelelim ünlü boşnak böreğine. Burek/börek aslında boşnakcada kıymalı böreğin ismi. Bizdeki gibi hamur işi çeşidine verilen isim değil. Bizdeki anlamı için pita kelimesi kullanılıyor. Sadece etli böreğe burek adı veriliyor. Boşnak mutfağında patatesli, etli, peynirli, ıspanaklı, kaymaklı, kavurmalı, lahanalı, tavuklu çeşitleri var.
Bugünkü tarif gözleri Bosna Hersek’in nehrinlerin renginde, coşkulu; ruhu toprağının derinliğinde zengin güzel insan Elvira Z.’e ait. Bize ailesine özel hikayeleri ile eşlik ettiği ve gezimize başka değer kazandırdığı için teşekkür ediyorum. Rabbim kimsenin ağzının tadını bozmasın, yaparsanız ‚Boşnak Böreği’niz afiyet dua olsun!

Ispanaklı Boşnak Böreği (Zeljanica)
Malzeme:
500 gr un
tuz
aldığı kadar ılık su

İçi:
Bir kase ıspanak
1 soğan
tuz
çok az sıvı yağ
1 yumurta
1 paket kaymak
sıvı yağ (hamurun arasına sürülecek )

Hazırlanışı :
Bu arada hamuru un, tuz ve aldığı kadar ılık su ile yoğurun. Hafif yağladığınız saran folyo ile üzerini kapatıp dinlenmeye bırakın.
Ispanakları bol suda yıkayın. Soğanımızı sıvı yağda hafif öldürün doğradığınız ıspanaklarıilave edip hafif sönmesini sağlayın. Soğuduktan sonra icine tuzunu kaymağı ve yumurtayı ekleyip karıştırın.
Dinlenmiş hamuru iki bezye ayırın. Mümkün olduğu kadar oklava ile ince ve büyük açı. Üzerine sıvı yağ gezdirin.
Ispanağı bir kenarının üzerine yayıp bir ucundan başlayıp rulo yapın. Bir karış yufkayı doladıktan sonra hamuru kesin. Rulonunuzu tepsiye yuvarlaksa ortadan başlayıp dolayarak kare ise yan yana sıralayarak yerleştirin. Kestiğiniz bölümden tekrar iç harçtan yerleştirerek tekrar dolandırın hamuru. Yine 20-25 cm sonra hamuru kesin. Bunu yufkalar bitene kadar tekrarlayın. Tüm yufkaları tamamlayınca üzerine yağ sürüp fırında kızarana kadar pişirin.
Počitelj/Hersek

Salı, Nisan 10, 2012

Yabani Sarımsaklı-Bezelye yatağında Biftek

" „Keşke toprak olsam da, bana ölü diye düşen bende dirilse, bana bir gelen bin olsa, yüzüme vuran her ışık çiçek çiçek renge dönse, az aldığımı çok etsem, ümit olsam sahibimin gözünde, güzeller hatırına kazılsam, altım üstüme gelse, beni ezenlere bile gül sunsam.“ Senai Demirci
Geçen cumartesi İsvicre’ye bir akşam sohbeti için gelen değerli bir misafirimiz vardı. Ara ara yurtdışından önemli misafirleri konulu olarak Zürih’te gezdirdigimi bilenleriniz var. Yine bu sebepten geçen haftaki gönlü ve dili güzel misafirimizi gezdirme görevini üstlenmistim. Bahnhof (alışveriş) caddesini içermeyen küçük tarihi turumuz hiç de öyle düşündüğüm gibi iyi başlamadı.
Uzak yoldan gelen ve akşam programından önce otelde biraz dinlenmesi gereken misafirmizin zaman darlığını göz önünde bulundurarak severek gittiğimiz avrupanın en eski vejeteryan restoranı yerine yine aynı işletmeye ve felseye ait olan Fast-Food tarzı restoranına gitmeyi tercih ettik.
Misafirimiz kendisini o kadar kebap yemeğe endekslemisti ki onu sebze yemeklerin güzelliklerine ikna etmek zor oldu. Ta ki yemekleri tadana kadar. Taze ve kaliteli ürün kullanmanın ve her bir tarifi uzmanının hazırladığı lezzetlerin tadına varılmıştı sonunda; fakat ben epeyce terlemiştim. Bu mekan ise artık „herşeyin kebaba benzediği yer (ama sadece benzediği yer)“ olarak literatüre geçti.
Dünyayı gönül gözünden görüp gönül dilinden konuşan ve yazan misafirimizin kim olduğunu girişteki cümleden anladınız sanırım. Malum; öyle bir dil ve kalem benim marifetlerim arasında olmadığından Senai Bey’in ismi yazıda ancak şimdi geçsin istedim.
Her ne kadar kebap yediremesek, gezdirirken Mercedes’e veya BMW’ye bindiremesek de biraz yazdığı ilk romanından, kitap kapaklarından, bazı yazarlardan, mesela François Lelord’nun kitaplarından, Refik Halid’in yemekleri ve o sahneleri anlatımından konuşarak, onu İsviçre’deki hayatında ta ortasına yerleştirerek bizce azı çok ettiğimiz bir zaman geçirdik.
Haftaya Gaziantep ziyaretinde yemek yerken bizi anacağından emin olduğumuz Senai Demirci Bey’in anısına bugünkü tarifi, hem et severleri hem ot severleri mutlu etmesi için seçtim. Umarım afiyet kebap olur herkese!" IZ Sayi 144

Yabani Sarımsaklı-Bezelye yatağında Biftek
1 yemek kaşığı zeytinyağı
4 biftek (150grlik)
tuz, karabiber

½ yemek kaşığı zeytinyağı
1 soğan
100gr yabani sarımsak
300gr bezelye, derin dondurulmuş
100ml sebze suyu
100ml çığ krema
tuz, karabiber
İnce ince doğranmış soğanı tavaya yapismayacak, tava uygunsa hatta hiç yağ eklemeden hafifçe çevirin. Doğranmış yabani sarımsağı ve bezelyeleri ekleyerek 3 dakika pişirin. Èzerine Sebze suyunu ve çığ kremayı ekleyin. Çığ krema sevmiyorsanız sebze suyunu çoğaltın. Üzerini kapatıp 3-5 dakika kaynayıp pismesini bekleyin. Tuzunu ve biberini damak tadınıza töre ekleyin. Sogumamasi için kapatılmış ocakta bırakın. Biftekler için zeytinyağını tavaniza sizdirin ve tavanın iyice ısınmasını bekleyin. Kızmış olduğundan emin olduktan sonra her iki tarafından 3er dakika kızartıp tuz ve karabiberle tatlandırın.
Önce yabani sarımsaklı bezelyeyi servis tabaklarınıza dağıttıktan sonra sıcak sıcak biftekleri de üzerine yerleştirip servis ediniz afiyet olsun. Yanına pirinç pilavı hazırlayabilirsiniz. Tarif için BettyBossi’nin son sayısından esinlenilmiştir.
Yabani sarımsak: Bärlauch
Şuan mevsimi başlayan ve her yıl bahsettiğim bu ot, sarımsak gibi sağlıklı olmasına rağmen onun kadar kuvvetli kokusu ve tadı olmadığı için kullanımda bence daha rahat bir yeşil baharat. Marketlerinizden alabileceğiniz gibi ormanlardan kendiniz de toplayabilirsiniz. Zehirli inci çiçeğine (Maiglöckchen) benzediği için lütfen dikkatli olun.